HAKKIMIZDA

Tiftik Keçisi’nin en fazla yetiştirildiği şehirlerden birisi Afyonkarahisar’dır. Bu keçi cinsinin adını aldığı Ankara vilayetinden sonra en fazla olduğu şehir ilimizdir. Evliya Çelebi gibi Afyonkarahisar’a yolu düşen gezginler anılarında bu şehirde gördükleri keçi sürülerinden bahseder, çokluğuna şaşırırlar.

1618 yılında Afyonkarahisar’a gelen gezgin Polonyalı Simeon hatıratında “Geçtiğimiz bu yerler beyaz keçi deryasıdır. Sürülerle dolaşan bu keçilerin parlak kılları adeta ipek ve sırma gibidir. İçlerinde hiç siyah yoktur. Daha evvel keçi sürüleri pek çokmuş; fakat Celaliler hayvanları kısmen telef etmişler, kısmen dağıtmışlar, kalanı da alıp götürmüşler” der. 1813 yılında Afyonkarahisar’a gelen İngiliz subay John Mac Donald Kinneir de karşılaştıkları bir tüccarın farklı otlaklarda beslenen yaklaşık 20.000 keçi ve koyundan oluşan sürüsünün olduğunu söyler. 1890’lı yılların başında şehre gelen Düyunu Umumiye Uzmanı Vital Cunet de yaptığı incelemede Afyonkarahisar’da bol miktarda tiftik keçisinin bulunduğunu ve bu hayvanların canlı olarak yurtdışına satışına izin verilmediğini yazar. 1902 yılında şehre gelen Alman Bilim adamı Alfred Philipson ise Afyonkarahisar’da tiftik üretimin şaşılacak kadar çok olduğunu belirtir.

O yıllarda hatırı sayılır seviyede çok olan bu keçilerden elde edilen tiftikler tüccar tarafından alınarak kervanlar vasıtası ile İzmir’e nakledilerek yurtdışına ihraç edilirken; 1890’lı yıllardan itibaren şehrimize demiryolunun ulaşması ile tiftik nakliyesi daha da kolaylaşmış, tüccar elindeki tiftik İstanbul pazarına da sevk edilmeye başlanmıştır.

Bu yıllarda Afyonkarahisar tiftikleri kalitesi sebebiyle Avrupa ve Amerika’da tekstil sektörü tarafından aranan bir tiftik çeşidi olmuştur.

Şehrimizde 1920’li yıllara kadar gayrimüslim (Ermeni) tüccarların tekelinde olan tiftik tüccarlığı Kurtuluş Savaşı sonrası azınlıkların şehri terk etmesi ile birlikte yerli halkın uhdesine geçmiştir. 1912 yılı ticaret rehberinde Afyonkarahisar’da tiftik alıp satan 13 tüccardan sadece 1 tanesi Türk, diğer tüccarların tamamı Ermenidir. Cumhuriyet’le birlikte bu işle uğraşmaya başlayan Türk tüccarların arasında Gökgöz ailesi de bulunmaktadır. Afyonkarahisar’ın tarihi çarşılarından Köprübaşı’nda tarihi taş mağazada tiftik alım satımına başlayan 4 kardeş Nuri, İsmail Hakkı ve diğerleri uzun yıllar bu mesleğin şehrimizdeki fedakar, gayretli ve dürüst temsilcileri olurlar. “Ekmekçi Ömeroğulları” lakabıyla bilinen aile, 1934’te çıkan Soyadı Kanunu ile birlikte gözlerinin renginden dolayı “Gökgöz” soyadını almış, bu tarihten sonra ticari unvanları “Gökgözler” olmuş, işyeri isimleri ise “GÖKGÖZ TİCARET” olarak tabelalandırılmıştır.

100 yıllık geçmişe sahip “Gökgöz Ticaret”in yün yapağı gibi hammadde alanındaki faaliyetleri bugün 3. kuşak’tan Nuri Gökgöz AŞ tarafından uluslararası (ihracat, ithalat) vasıflı olarak devam ettirilmektedir. Çocukluk ve gençlik yıllarında dede mesleği ile uğraşması yanı sıra 1990 yılında Sincanlı Tiftik-Tops Fabrikası’nda bizzat üretimde de çalışarak mesleki deneyimini saha yanı sıra endüstriyel olarak da artıran Nuri Gökgöz, şehrimiz Afyonkarahisar’dan ülkemizin her bir köşesindeki tekstil sektörü işyerleri ve yöresel (sof, halı, keçe vd) faaliyetler için ticari hizmetine devam etmektedir. Nuri Gökgöz AŞ olarak şiarımız kanaatkar, hızlı, güvenilir, dostça ticari faaliyettir. Bu yaklaşımımızla tiftik-yapağı ve diğer hayvansal tekstil hammadelerinin tüccarlığı (ihracatçısı ve ithalatçısı) olma özelliğimizi sürdürmekteyiz.

Ticari faaliyetlerimiz kapsamında, ürün kalite ve güvenliği amaçlı olarak ulusal (üniversiteler) ve uluslararası (yurtdışı) akredite laboratuvarlarla çalışılmakta, Güney Afrika, İtalya, Çin, Moğolistan, Kazakistan gibi birçok üretici ve tedarikçi ülkedeki bağlantılarımızla devam eden “know how” süreçlerimiz, ulusal ve uluslararası fuar, kongre, sempozyum gibi etkinlikleri aktif takip eden ekibimizle ürünlerimizin arz güvenliği ve sürdürülebilirliğini titiz olarak takip etmekte, böylece milli tekstil sektörümüzün güven, zaman ve sermaye kazanımını sürdürülebilir tutmasına ve geliştirmesine destek olmaya çalışmaktayız.

Kaşmir

Kaşmir Yünü (Cashmere Wool), Pakistan-Hindistan ortak bölgesinde bulunan Keşmir eyaletinden köken alan Kaşmir Keçisi (Cashmere Goat)’den elde edilen, genellikle ince, kısa ve yumuşak yapılı liflerden oluşan yün türüdür.

Ana vatanı Keşmir eyaleti olsa da günümüzde Çin, Moğolistan, Afganistan, Nepal ve Himalaya Bölgelerinde önemli sayılarda Kaşmir Keçisi yetiştirilmektedir. Genellikle beyaz-gri, siyah-kahverengi arası yapağı renklerine sahip olan bu ırklar, yaz aylarında 3000-4400 metre rakımlarda yaşayabilmekte, eksi 40 dereceye kadar sert kış şartlarına da dayanabilmektedir.

Kaşmir keçilerinde üst tüyler ve alt (iç) tüyler olmak üzere iki tip tüy bulunur.

Üst tüyler yaklaşık 10-30 cm uzunluğundadır ve alt tüyler için koruma görevi görürler. Tekstil sektöründe daha çok yorgan, battaniye, kilim, çuval, halat ve ip gibi ürünlerin üretiminde; giyim sektöründe atkı, bere, çorap gibi ürünlerde, ev tekstilinde ise halı üretiminde tercih edilir.

Alt tüyler 4-6 cm uzunluğunda, yaklaşık 14 mikron çapındadır. Kaşmir keçilerinin boyun kısmından karnına kadar uzanan bölgeden taranarak ya da kırkılarak elde edilir. Kış mevsimi ne kadar uzun ve soğuk olursa alt tüyler de o kadar kalın, uzun ve parlak olmaktadır. Giyim sektöründe ve daha çok kaban, kazak ve şallarda kullanılır.

Kaşmir yününün elde edilme süreci zahmetli ve meşakkatlidir. Keçilerin göğsünden karnına kadar uzanan bölgede oluşan ipeksi ve yumuşacık tüyler, bahar ve yaz aylarında özel taraklarla taranarak toplanır. Yetişkin bir Kaşmir Keçisinden ortalama 1-1,5 kg yapağı elde edilir. Tarama işlemi kırkıma göre daha uzun sürmesine rağmen keçilerin tarama ile tüy elde edilmesinden daha çok hoşlandığı bilinmektedir. Her bir Kaşmir Keçisinden yaklaşık 70-100 gram kaşmir yünü elde edilebilir. Elde edilen elyaf, ölü tüylerden temizleme, yıkama ve kurutma gibi bir dizi işleme tabi tutulur. Bu işlemlerin sonunda ortaya 50-60 gram ağırlığında, pamuk görünümünde beyaz ve yumuşacık bir yün ortaya çıkar. Kaşmir bu haliyle özel örme yöntemleri kullanılarak örülür ve iplik haline getirilir. Kaşmir bir kazak için yaklaşık 300-500 gram miktarda kaşmir yünü kullanılması gerektiğinden, 5-6 Kaşmir Keçisinden yün elde edilmesi veya 1 keçiden 5-6 yıl boyunca Kaşmir Yünü toplanması gerekmektedir.

  • Kaşmir yünü tekstil endüstrisinde çok değerli, yüksek kaliteli ve pahalı bir doğal yün kaynağıdır. Bu sebeple “elmas elyaf” ve “yumuşak altın” gibi isimlerle de tanımlanır.
  • Kaşmir yünü ince ve ipek gibi yumuşak liflerden oluştuğundan giyildiğinde tene yokmuş gibi ve ipeksi bir his verir.
  • Tamamen (%100) doğal olduğundan çok iyi bir yalıtım özelliği sunar.
  • Diğer tekstil hammaddelerine göre çok daha kolay boyanır.
  • Kışın sıcak yazın serin tutar. Kaşmir yününün koyun yününden 6-7 kat daha fazla sıcak/serin tuttuğu bildirilmiştir.
  • Oldukça sağlıklıdır; alerjik bireyler ve bebekler için sıklıkla tercih edilir.
  • Antialerjiktir. Kaşınma, batma ya da alerjik reaksiyonlara sebep olmaz.
  • Anti-bakteriyel özelliğe sahiptir, giyildiğinde koku oluşturmaz.
  • Uzun yıllar boyunca kullanılabilen dayanıklı bir yündür; keçeleşmez ve kırışmaz.
  • Sık bir dokuya sahip olmasına rağmen terletmez.
  • İpeksi dokusuyla hafif ve rahat bir giyim konforu sunar.
  • Şık görünüme sahip olmasıyla da tercih sebebidir.

TİFTİK

Tiftik (Mohair), sadece Tiftik Keçisi’nden (Angora Goat) elde edilebilen; parlaklık, incelik, dayanıklılık gibi özellikleriyle öne çıkan ve tekstil endüstrisinde sıklıkla tercih edilen bir yün türüdür.

Tiftik Keçilerinin 1300’lü yıllarda Türkler tarafından Orta Asya’dan getirildiği ve keçilerin Ankara başta olmak üzere birçok İç Anadolu iline adapte olarak uzun yıllardır tiftik hammaddesi kaynağı olarak kullanıldığı kabul edilmektedir. Tiftik Keçileri küçük yapılı, ortalama 40-45 kg canlı ağırlığa sahip, genellikle baş ve ayakları da dahil olmak üzere tüm vücutları beyaz renkli olan keçi ırkıdır.

Bir yıllık süre sonunda her bir keçiden elde edilen tiftik miktarına “tiftik verimi” denilmektedir. Ülkemizde 1 yaşlı bir keçinin tiftik verimi yılda ortalama 1.2-2.8 kg aralığındadır. Tiftik çapı (inceliği) keçinin yaşına ve cinsiyetine göre değişmekle birlikte ortalama 26-36 mikron çapları arasındadır. Lif uzunlukları ise ortalama 20-30 cm arasında değişmektedir. 15 cm ve altı uzunluktaki liflere “kısa lifler”, 23 cm’den kısa olanlara “orta lifler”, 23 cm ve daha uzun olan liflere “uzun lifler” denilmektedir.

Kırkılmış ancak yıkanmamış tiftiğe “kirli tiftik” adı verilmektedir. Aynı rutubet derecesinde olmak kaydıyla, yıkama ve kurutma işlemlerinden sonra elde edilen tiftik miktarının kirli tiftik miktarına oranına “randıman” denilmekte ve % ile ifade edilmektedir.

Tekstil endüstrisinde tiftik yününde aranan önemli özelliklerin başında incelik, uzunluk, dayanıklılık, esneklik ve parlaklık gelmektedir. Tiftiğin karakteri parlaklık, yumuşaklık ve renk özellikleri açısından incelenmektedir. Tiftik lifinin inceliği, iplik yapımı için çok önemli bir kriter olup lifin inceliğine göre eğrilebilme özelliği de değişmektedir. Liflerin uzunluk ve incelik özellikleri önemli olmakla beraber tiftik lifinin kıvrım sayısı (ondülasyon) da tiftik karakteri bakımından önemli bir ölçüttür. Kıvrım sayıları, liflerin bükülmesi sırasında birbirlerine iyi yapışmasını sağlayan oluşumlardır. Ondülasyon değeri yani kıvrım sayısı azaldıkça tüyler daha yumuşak olmaktayken, kıvrım sayısı arttıkça yumuşaklık azalmakta ancak yün daha az keçeleşmektedir.

·         Tiftik lifleri ısıya karşı oldukça dayanıklıdır.

·         Keçeleşme özellikleri düşüktür.

·         Diğer yün çeşitlerine göre daha canlı ve parlak görünümdedir.

·         Kimyasal bileşimi sebebiyle çok kolay ve canlı renklerle boyanabilirler.

·         Tiftik yünü mükemmel bir izolatördür; soğuk havada ısıyı muhafaza eder, sıcak havada vücudun hava almasını sağlayarak ısıyı dengeler.

·         Yüksek nem çekme özelliğinden dolayı giyildiğinde terletmez.

Bütün bu özellikleriyle birlikte Tiftik Yünü tekstil alanında:

·         Elbise, triko ve kazak gibi giyim ürünlerinin üretilmesinde,

·         Keçe yapımında,

·         Çorap, atkı, bere, eldiven ve eşarp üretiminde,

·         Ayakkabı ve bot imalatında,

·         Halı ve battaniye gibi ev tekstil ürünlerinde

Oldukça yaygın olarak tercih edilen ve cazibesini koruyan önemli bir yün hammaddesidir.

 

 

TİFTİK TOPS

Tiftik Tops’lar, Tiftik lifinin yıkanmış ve taranmış, işlenmeye ve iplik hale getirilmesine hazır yarı mamul tekstil hammaddeleridir.

Tiftik, Anavatanı Türkiye olan Ankara keçisinden elde edilir. Arapça “seçkin, seçilmiş” anlamında kullanılan “muhayyer” kelimesi ile İngilizce “saç” anlamına gelen “hair” kelimelerinin birleşmesiyle “Mohair” kavramı ortaya çıkmış olup Batı dillerinde Tiftik “Mohair” adıyla bilinmektedir.

Tiftik, keşfedildiği ilk yıllardan bu yana çok yüksek kaliteli ve değerli kabul edildiğinden “asil yün”, “elmas iplik” gibi tanımlamalarla da anılmıştır. Tekstil endüstrisi için çok değerlidir; dayanıklı, hafif, parlak görünümlü, sağlıklı ve kolay boya alması gibi niteliklere sahiptir. Tekstil endüstrisi yanında tiftik uzay sanayiinden milli güvenlik sanayiine kadar geniş bir yelpazede kullanım alanı bulur.

Tiftik Tops’lar Ankara Keçilerinden kırkılan tiftik gömleklerinin toplanmasıyla başlayan ve yıkanma ve taranma işlemlerinden geçen bir süreçten geçerek meydana gelirler. Tiftik Keçileri genellikle Mart-Nisan aylarında yılda bir defa kırkılır. Kırkılan yapağının (gömlek) parçalanmadan bir bütün halinde çıkarılmasına dikkat edilir.

Kırkılan tiftikler fiziksel özelliklerine göre 5 cinse ayrılırlar:

  1. Oğlak Tiftik (Baby Tiftik)
  2. İnce Tiftik
  3. İyi Tiftik
  4. Sıra Tiftik
  5. Boz Tiftik

Toplanan tiftikler liflerin parlaklığını kaybetmeden, solmadan ve keçeleşmeden temizlenebilmesi için son derece hassas bir şekilde yıkanır. Yıkamadan sonra tarama işlemine geçilerek tiftik lifleri taranır ve böylece iplik haline getirilmek üzere kullanıma hazır tiftik ortaya çıkar. Tarama (tops yapma) işlemi ihracatçı (alıcı) firmaların pazarına ilişkin prosestir ve ihracatçı firma sorumluluğu altındadır. Tiftiğin niteliği tops yapımını ve kullanımını doğrudan etkiler. Tiftik Tops imal etme sürecinde tiftiğin rengi, lüle uzunluğu, Kemp kılı oranı ve yağ oranı müşterilerin taleplerine göre belirlenir ve arzu edilen nitelikte Tiftik Tops üretilir.

Yıkanmış ve taranmış, iplik yapılmak üzere kullanıma hazır hale getirilmiş, top şeklinde sarılarak istiflenen bu yarı mamul ürünler artık Tiftik Tops adını almıştır.

YÜN

Lifler, hayvanların derisinde meydana gelen, ince yapılı ve genellikle üniform (aynı yapıda) yapılardır. Kıldan farklı olarak kılların yanında veya altında büyürler. Tiftik keçisinden elde edilen liflere “tiftik” veya “moher” denilirken, Keşmir keçilerinden elde edilen liflere “kaşmir”, develerden elde edilen liflere “deve lifi”, Ankara tavşanından elde edilen liflere de “angora” denilmektedir.

Koyunlardan elde edilen liflere ise “yün” adı verilir. Her ne kadar “yün” denildiğinde akla herhangi bir elyaf gelse de “yün” denildiğinde yalnızca koyundan elde edilen elyaf düşünülmelidir.

Ülkemizde koyunlar yılda ya bir defa veya iki defa kırkılmaktadır. Kırkılan yün, yıkama, kurutma ve tarama gibi bir dizi işlemden geçmektedir. Bir koyundan yaklaşık 1,5-2 kilogram yün kırkılabilmektedir. Bir yün lifi ortalama 18 ile 40 micron çapları arasında inceliğe sahiptir.

·         Koyun yünü tamamen (%100) doğal bir tekstil lifidir.

·         Mikrofiber yapıya sahip olması sebebiyle soğuk havada sıcak, sıcak havada serin tutar.

·         Yüksek ısı direncine sahiptir, normal şartlardaki vücut sıcaklığında ısı dengesini muhafaza eder ve vücuda nefes aldırır. Giyildiğine teri çeker, böylece terletmez.

·         Doğal olduğundan alerjik reaksiyonlara sebep olmaz.

·         Statik elektriği çekme ve düşürme yeteneğindedir.

·         Ultraviyole ışınları geçirmez.

·         Ateşe ve yağmura karşı oldukça dayanıklıdır, kolay kolay tutuşmaz ve ıslanmaz. Bu sebeple eskiden beri çobanlar tarafından kullanılagelmiştir.

·         Giyildiğinde vücutta nem kontrolünü sağlar.

·         Zehirli kimyasal maddeleri çekerek kendine (lifin orta katmanında yer alan korteks tabakasına) bağlar.

·         Çok yüksek yalıtım özelliğine sahiptir. Gürültü kaynaklı ses dalgalarını ve titreşimleri üzerinde toplayarak izole eder.

·         Son derece esnek ve dayanıklıdır. Elastikiyet özelliği yüksektir, kopmadan 2 bin defaya kadar katlanabilir ve eski haline hemen geri dönebilir.

·         Boyanma özelliği oldukça iyidir, kolaylıkla boya alır.

Koyun yününün tarihsel geçmişine baktığımızda, koyunun evcilleştirilmesinden itibaren Kadim tıpta ve günümüzde geleneksel tıpta halen koyun yününden faydalanıldığını görmekteyiz. İbn-i Sina’nın El-Kanun Fi’t-Tıbb adlı kitabında yün kelimesinin sıklıkla kullanıldığı bilinmektedir. Buna göre emziren bir annenin yün ve tiftikten yapılmış yatak ve yorganı kullanmasının gerekliliği ve hem anne hem de bebek için faydası belirtilmiştir. Koyun yünü bugün halen ülkemizde geleneksel tedavide kullanım alanı bulur. Eklem ağrıları ve romatizmal rahatsızlıklarda yün giyilmesi, kas ve kemik hastalıklarında ilgili bölgeye kirli yün bağlanması, varislerde varis üzerine papatya çayı emdirilmiş yün konulması, tırnak batması tedavisinde yün çorap giyilmesi bu uygulamalardan bazılarıdır.

Yün bugün tekstil endüstrisinde geniş kullanım alanı bulmakla beraber özellikle,

·         Kazak, mont, atkı, bere, eldiven, termal tayt ve içlik gibi kışlık giyim ürünlerinde,

·         Halı, kilim ve battaniye üretiminde,

·         Bazı mobilyalarda ve döşemelik yapı malzemelerinde,

·         Yünle birlikte elde edilen Lanolin (yün yağı/yün mumu) maddesi olarak kozmetik alanında

Kullanılmaktadır.

YÜN TOPS

Yün Tops’lar, yıkanarak temizlenmiş ve taranmış, şerit şeklinde bükülerek top haline getirilmiş, eğirilmeye hazır yün maddeleridir.

Yün Tops’ların elde edilmesi, yünün kırkılmasından itibaren başlayarak uzun bir süreci kapsar.

Ülkemizde özellikle Anadolu’da yetişen, Yün ve Tiftik Tops elde edimi için özenle seçilen ve yetiştirilen koyun ve keçilerden kırkılan yün (yapağı), kırkıldıktan sonra yün tops elde etme süreci başlar.

Uzun yün lifleri “Kamgarn Yün Elde Etme Yöntemi” ile, kısa lifler ise “Ştrayhgarn Yün Elde Etme Yöntemi” ile elde edilir.

Yapağı, ilk önce deterjanlı sıcak su içerisinde bir süre bekletilerek temizlenir. Böylece ham yün, toz ve kaba kirlerinden arınmış olur. Kurutma işleminden sonra yün “taraklama (carding)” adı verilen işleme tabi tutulur. Taraklama işlemi ile yün elyaf, ipliklere ayrılacak biçimde açılır. Taraklama işleminin sonucunda açılan iplikler küçük gruplara ayrılarak eğirme işlemine geçilebilir veya Ştrayhgarn yün elde etmek için kısa bir tek şerit haline getirilebilir.

Oluşan elyaflar aynı hizada hizalanmak üzere Kamgarn şerit üzerine getirilir ve “Gilling” olarak bilinen solungaç benzeri küçük dişlerin arasından geçirilerek “tarama” işlemi için hazırlanır. Tarama işleminde, elyaf şeridi ince tarak dişleri arasından geçirilir. Böylece elyaf kısa yünlerden ve diğer kontamine maddelerden arındırılarak yüksek kalite ve saflık elde edilir.

Bu işlemlerin sonunda, uzun elyaflardan “tops” olarak bilinen ikinci bir şerit oluşturulur. Oluşturulan bu kalın yün şeritleri, top şeklinde sarılarak istiflenir.

Artık eğirilmek ve daha sonra da boyanmak üzere hazır hale getirilmiş olan Yün Tops’larımız, tekstil endüstrisinde oldukça sık kullanılan ve talep edilen, yüksek kalite ve saflıkta kullanışlı yün hammaddeleridir. 

DEVE YÜNÜ (CAMEL)

Deve yünü (Camel Wool), deve hayvanından elde edilen liflerin ismidir. Genellikle “deve yünü” olarak bilinmesine karşılık bazı literatürlerde “deve tüyü” olarak da geçer.

Deve yünü, devenin yün örtüsündeki tüylerin özelliğine göre iki farklı kalitede ve iki farklı şekilde bulunur: Üstte yaklaşık 50-70 mm uzunluğunda ve 20-120 micron çapında olan ve genellikle koyu renkli, kaba kıllar ve altta hemen hemen 100 mm (10 cm) uzunluğa erişebilen ve 15-25 micron arası kalınlığa sahip ince lifler. Üstte yer alan kaba kıllar eğirilmeye uygun değildir ancak altta yer alan ince lifler hem çok sayıda kıvrıma sahip olup hem de eğirilme özelliğindedirler. Bir deveden yılda ortalama 2-3 kg deve yünü kırkılabildiği bildirilmiştir. Deve yünleri taba, açık kahverengi, kızılımsı ve sarı olmak üzere farklı renklerde bulunabilir.

Deve yünü sıcak ve soğuğa karşı dirençlidir, yani sıcak-soğuğu geçirmez. Su itici özelliğe sahiptir, üzerinde su tutmaz. Fiziksel olarak ise parlak görünümlü, yumuşak yapılıdır ve yüksek mukavemete sahiptir.

Kültürümüzde deve ve yününe özel önem verilmekle birlikte deve yünü tekstil sektöründe de oldukça değerli kabul edilen bir tekstil hammaddesidir. Selçuklu döneminde keçe yapımında deve yünü oldukça sık tercih edilmiş, Mevlevi kültüründe bazı dervişler sikkelerinin (Mevlevi kültürüne has başa giyilen koni şeklinde bir külah) yapımında deve yününden yararlanmışlardır. Ülkemizde halen konar-geçer yaşayan Sarıkeçili yörükleri, deve yününden mamul eşyaların geç tutuştuğunu fark etmişler, bu sebeple çadırlarını ve yorganlarını deve yününden yapmışlardır.

Kültürel olarak deve yününe verilen manevi değerin yüksek olmasının yanı sıra, işlevsellik açısından da deve yünü yüksek bir kabul görmektedir.

·         Deve yünü ısı yalıtımı yönüyle mükemmel kalitede bir elyaftır. Aşırı sıcaklarda yüksek nem oranını ve vücut sıcaklığı dengeler, teri emerek klima gibi serin tutar.

·         Isıtıcılığı çok yüksek olduğundan dolayı eski kültürlerde bele, başa, boyuna ve ağrıyan bölgelere bağlandığı bilinmektedir.

·         Yünün kendine has rengi olduğundan solmaya karşı çok dirençlidir.

·         Dayanıklı olması ve kendine has dokusu sebebiyle keçe, heybe, urgan, kolan, yatak ve çadır gibi geleneksel ürünlerin üretiminde tercih edilirler.

ALPAKA

Güney Afrika’da yaşayan ve devegiller familyasından köken alan Alpaca’lardan (Lama Pacos) elde edilen liflere “Alpaka” denilmektedir.

Alpaka son derece yumuşak, ipeğimsi his veren, oldukça parlak görünümlü, mukavemeti yüksek, yüksek sıcak tutma özelliği, kolay boyanabilirliği ve pillinglenmeye (kumaş üzerinde zamanla oluşan lif topçukları) karşı çok dirençli olması hasebiyle çok değerli bir elyaf türüdür. Öyle ki Alpaka liflerine “lüks lif” tanımlaması yapılmıştır.

Alpaca’lar tüy görünümüne göre ikiye ayrılırlar: Kabarık görünümlü, kısa ve kıvırcık tüyler üreten Alpaca hayvanlarına “Huakaya” denilirken, uzun, düz ve saç lülesi görünümlü tüylere sahip olan Alpaca’lara “Suri” denilmektedir. Suri türü daha az popülasyona sahiptir ve tüyleri daha uzun ve ipeksi yapıdadır, bu nedenle daha değerli kabul edilir.

Alpaca’lar ortalama 18 ayda bir defa kırkılırlar. Yetişkin bir Alpaca’dan her kırkımda yaklaşık 3.5 kg lif elde edilebilir. Genellikle beyaz, gri, açık ve koyu kahverengi, taba, siyah ve karışık renklere sahip lif elde edilir. Alpaka liflerinin çapları 18-25 micron arasında değişir, uzunlukları ise Huakaya türü Alpaca’larda 25-30 cm iken Suri türü Alpaca’larda 50-55 cm arasındadır.

Alpaka liflerini tekstil endüstrisinde değerli kılan ve liflerin rağbetini artıran başlıca özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

·         Ondülasyon özelliği çok iyidir. Bu sebeple dokuma kumaşların üretimine uygundur.

·         En belirgin özelliği ipeğimsi ve yumuşacık dokuda olmasıdır. Hipoalerjeniktir, kaşındırma yapmaz. Yünün dalamasına karşı hassas olan insanların bile alpaka lifinden mamul ürünleri rahatlıkla giyebildiği bilinmektedir.

·         Yapısında mikroskobik boyutta hava boşlukları bulundurduğundan yüne göre 7 kat daha sıcak tuttuğu tespit edilmiştir.

·         Liflerin dökümlülük özelliği iyidir.

·         Pilling’lenme (kumaş üzerinde zamanla lif topçukları oluşması) eğilimi çok düşüktür.

·         Boyayı çok iyi aldığından tekstil alanında rahatlıkla boyanır.

·         Yünlere göre aşınmaya karşı dayanıklılıkları çok yüksektir.

Bütün bu değerli özellikleriyle Alpaka lifleri:

·         Örme giysilerde,

·         Hafif ağırlığa sahip olması istenen takım elbise veya elbiselerde,

·         Manto, kaban, triko ve diğer kışlık giysi ürünlerinin elde edilmesinde,

·         El sanatları kapsamındaki dokuma işlemlerinde Sıklıkla tercih edilmektedir.

ANGORA

Ankara Tavşanı, en eski tavşan ırklarından biridir ve yünü tekstil endüstrisinde kullanılabilen tek tavşan ırkıdır. Ankara Tavşanı’ndan elde edilen elyafa “Angora” veya “Angora Yünü (Angora Wool)” adı verilmektedir.

Angora yünleri tekstilde daha çok örme işlemleri için tercih edilmektedir. İncelik, yumuşaklık, hafiflik ve antialerjenik özelliğinin iyi olması Angora’nın öne çıkan özelliklerinden bazılarıdır. Koyun yününe göre 5 kat daha hafif olduğu ve ısı tutma kapasitesinin yüksek olması nedeniyle koyun yününe göre 7-8 kat daha sıcak tuttuğu bilinmektedir.

Angora yünü, literatürlerce 4 kalite sınıfına ayrılmıştır:

1.       Birinci kalite lifler 6 cm’den uzun kabul edilir. Temizdir, parlak görünümde ve yumuşaktır.

2.       İkinci kalite lifler 3-6 cm uzunluğunda, temiz, yumuşak ve parlak görünüme sahiptir.

3.       Üçüncü kalite lifler tavşanların boyun ve ayaklarından elde edilen, temiz ancak keçeleşmiş yapıda liflerdir.

4.       Dördüncü kalite yünler kırkılmış kirli yündür.

Angora liflerinin mikron çapları yaklaşık 10-12 mikron civarındadır. Lif uzunlukları ortalama 36 mm olarak ölçülmüştür. Bununla beraber süper kalite Angora liflerinin uzunluğu 110 mm boyutlarında olabilmektedir. Lif yapısı düşük kıvrımlı niteliktedir, bu sebeple lifler arası sürtünme oranı azdır. Bu durum Angora liflerinin daha parlak görünümlü ve yumuşak olmasına neden olur. Ayrıca, lifin keçeleşme özelliğini azaltmaktadır. Bunlarla birlikte Angora lifinin statik elektrik yüklenmeye karşı hassasiyeti fazladır ve lifler çok hafif olduğundan giysi olarak giyildiğine uçuşabilmektedir.

Angora lifleri Ankara Tavşanlarının taranması ve kırkılması yöntemiyle elde edilmektedir. Tavşanlar 3-4 ayda bir kırkılarak her tavşandan hemen hemen 200-400 gr. ağırlığında lif elde edilir.

Angora liflerinin en hafif doğal elyaf olduğu kabul edilmektedir. Liflerin fiziksel yapısı medullalıdır, yani içi boş silindir şeklindedir. Bu sebeple mükemmel bir izolatördür. Isıyı çok iyi tutabilir, böylece ısıyı geçirmez. Nemi kolaylıkla dışarı verebilir, böylece terletmez. Isıyı muhafaza etme ve nem çekme özelliklerinden dolayı sağlıklıdır.

Angora yünleri tekstil alanında yün gibi diğer elyaflarla bir araya getirilerek kullanılmaktadır. Tekstil sektöründe daha çok elbiselerde, bebek kıyafetlerinde, örgü ipliklerinde, eldiven ve kazaklarda kullanım alanı bulmaktadır.

İPEK

İpek, milattan önce 2600 yılında Çin’de keşfedilen ve İpek Yolu üzerinden Anadolu’ya gelen, sadece dut yaprağı ile beslenen İpek Böceğinin (Bombyx Mori) ipek salgı bezlerinden ve ağzından salgılayarak ürettiği ve ördüğü lifin ismidir.

İpek, sahip olduğu seçkin özellikleri nedeniyle tekstil alanında uzun yıllar boyunca popülaritesini korumuş, Çinliler tarafından “cennetten gelen” elyaf olarak betimlenmiş ve “Liflerin Kraliçesi” ünvanını almıştır.

İpek Böceği ipeği ağzından salgılayarak kendine bir koza örer. İpeğin koza içerisinden çeşitli yöntemlerle çekilerek çıkarılması sonucu elde edilen lif “İpek Lifi” adını almaktadır. Kozanın tipine göre her bir kozadan çekilebilen lif uzunluğu 400-1600 metre uzunluğunda olabilmektedir. Bu uzunluk bir kozadan çekilebilecek toplam uzunluktur.

İpek lifi elde edebilmek için önce kozadaki lifin ucu bulunur. Çekilen lifler ılık veya sıcak suda pişirilerek lifleri bir arada tutan “serisin” proteininin yumuşatılması sağlanır ve böylece lifler birbirinden ayrılır. Ayrılan liflerin uçları bulunarak çıkrık yardımıyla sarılır. Bu şekilde birkaç tanesi bir araya getirilmiş olan ipek liflerine “ham ipek” veya “grej” denilmektedir.

İpek lifi kesintisiz yapıdadır. Bu özelliği ipeği yün ve ketenden daha dayanıklı kılar. Diğer elyaflara göre oldukça ince ve yumuşak yapılıdır. Bu sebeple geçmişten bugüne kadar yumuşaklığı ve pürüzsüzlüğü tasvir etmek üzere “ipek gibi yumuşak, ipeksi saç” gibi ifadeler kullanılarak yumuşaklık ipeğe atfedilmiştir.

Uzunluk ve incelik gibi avantajlarının yanında İpek lifleri oldukça yüksek mukavemete ve uzama yüzdesine sahiptir. Bir İpek Böceğinden elde edilen ipek lifi %35 oranında kopmadan uzama gösterebilmektedir. Bu özelliğinin yanında gerilime karşı da çok dayanıklı olması ipeği sadece tekstil alanında değil mühendislik alanında da önemli kılmıştır. Yapılan bazı araştırmalar ipeğin çelikten bile daha sağlam olduğunu belirtmektedir.

·        İpek lifleri en ince ve dayanıklı hayvansal lif olarak kabul edilir. %10-25 oranında kopmadan gerilebilir.

·        Nem çekme özelliği çok güçlüdür.

·        Bir kozadan kesintisiz 800 metreye kadar lif çekilebilmektedir.

·        Pürüzsüz ve düzgün filamentlere (kesiksiz elyaf) sahip olmasından dolayı ipeğin dokusu oldukça yumuşaktır.

·        Tutumu ve esnekliği iyidir. Kendine özgü ve mükemmel bir döküme sahiptir.

Bütün bu özelliklerinden dolayı ipek bugün hala tekstil endüstrisinde pantolon, ceket, gömlek, takım elbise, kravat, palto, çorap, eldiven ve iç giyim ürünlerinde; mendil, dantel, perde, yatak örtüsü gibi ev tekstilinde kullanılmaktadır.